Çeşitli kaynaklardan ( Göl- Deniz-Yeraltı-Akarsu vs.) elde edilen direk doğal olarak kullanımı sağlık açısından uygun olmayan kirli tuzlar, temizlenmesi için Rafinasyon işlemine tabi tutulup işlenmektedir.Tuz Rafine işlemi sırasında 600-700 dercede yıkanmaktadır.Suyun 100 derecede kaynadığını düşünürsek, 600-700 derecede yıkanan tuzun yapısı bozulur.Tuzun muhteviyatında bulunan ve İnsan sağlığına yararlı olan mineraller yok olur.Rafinasyon işleminin devamında ,Tuza, nemlenmemesi için nem alıcı Kimyasallar, E-530,533,557 ve Kolay Serpilmesini sağlayan Aliminyum Hidroksit Katılır.Bunların tamamı İnsan sağlığına zararlı Kimyasal katkılardır.Zaten Vücudumuz kullanıldığında Rafine tuzu Zehir olarak algılar.Vücuttan atmak için Tüm boşaltım organları yoğun bir çaba sarfeder.Kişinin bünye sağlamlığına göre olmak üzere yaşam süresince yaşamsal organları deforme eder.
Bedenimizdeki tuz da aynı doğadaki tuz gibi 84 mineralden oluşur. Sağlıklı bir erişkin için ortalama günlük tuz ihtiyacı 6-8 gr (sıcak olmayan havalarda ve güç harcanmayan durumlarda).
Ülkemizde uzun yıllar boyunca iyotlu sofra tuzu kullanıldıktan sonra yeni yeni adından söz edilmeye başlanan kaya tuzu, içerisinde doğada serbest halde bulunan 84 mineralin “tamamını” içeren ve bu nedenle lezzetten de öte insan sağlığı için gereksinim niteliğinde olan bir tuz türüdür. Herhangi bir katkı maddesi içermeyen ve işlenmesine gerek olmadan kullanılan kaya tuzu, tamamen doğal yapıya sahip olduğu için dünyanın birçok yerinde araştırma yapan bilimadamları tarafından da tavsiye edilmektedir. Demir, Magnezyum, Kalsiyum ve Potasyum gibi insan vücudunun temel yapı taşlarını oluşturan mineraller açısından da son derece zengin olan kaya tuzunun gerçek anlamda bir sağlık dostu olduğu söylenebilir.
İnsan sağlığı için bu kadar yararı olan ve yapay işlemlerden geçirilmesine gerek olmayan kaya tuzunun yine de piyasa genelinde satışa sunulan bazı işlenmiş türleri de bulunmaktadır. Bu aşamada işlenmiş yani rafine kaya tuzunun ağırlıklı olarak Sodyum Klorür(NaCl) içerdiği unutulmamalı ve doğal olarak kullanılan kaya tuzu ile karıştırılmamalıdır. Mineral içeriğinde yoğun olarak Sodyum Klorür bulunan rafine kaya tuzlarının çeşitli işlemlerden geçirilmesi, doğal yapısını ve dolayısı ile insan sağlığına olan yararını büyük oranda azaltmaktadır.
Doğal kaya tuzu, kaya tuzu kaynağı olarak adlandırılan bölgelerden elde edilir ve toprak içerisinde sertleşmiş halde bulunan bu mineraller yalnızca temizlenir. Toprak parçalarının çeşitli temizleme işlemleriyle kaya tuzundan ayrılması haricinde (ki bu işlem bir nevi yıkama olarak da nitelendirilebilir) doğal kaya tuzu başka herhangi bir işlemden geçirilmez ve tamamen doğal olarak sofralara ulaşır. Sağlıklı her insanın vücudunda belirli bir oranda tuz bulunmakta ve bu tuz da tıpkı doğal kaya tuzu gibi 84 mineralden oluşmaktadır. Bu nedenle insan vücudunun doğal kaya tuzu içerdiği ve bu tuzun kaybedilmemesi için yine doğal kaya tuzu tüketilmesi gerektiği söylenebilir.
Çok sıcak iklimlerde yaşamayan ve gün içerisinde aşırı efor sarf etmeyen insanların günlük tuz ihtiyacı, yaklaşık olarak 7-8 gramdır. Bu tuzun doğal kaya tuzu olarak alınması hem sağlıklı vücut yapısının korunması hem de bir takım zararlı etkilerin önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Birçok hazır gıdanın endüstriyel üretim bantlarında işlenmesi esnasında doğal kaya tuzu kullanılması gerektiğinden, tüketici olarak her insanın satın aldığı ürünlerde doğal kaya tuzu kullanılmasını talep etmesi gerekir. Kan dolaşımından cilt sağlığına, iç organların işlevlerinden ruh ve sinir sağlığına kadar birçok alanda kullanılan minerallerin tamamını barındıran doğal kaya tuzu, her insanın “her gün” belirli oranda alması gereken temel yapı taşlarındandır.
Kaya tuzu; tuzun işlenmemiş doğal halidir. Mineral bakımından daha zengin, kimyasallardan arınmış hallerinden dolayı sofra tuzuna göre daha sağlıklıdır. Ancak, kaya tuzu sofra tuzu gibi kolay karışabilen bir tuz olmadığından çok tercih edilmez. Günümüzde ise deniz sularının kirlenmesinden dolayı kaliteli kaya tuzu bulmak sorgulanması gereken bir hal almıştır.
Faydaları
Bedeninizde herhangi bir dokunun strüktürel yapısı değişmeye başlamışsa, orada kanser oluşacaktır. Bunun için yine üst nano metrekarede bulunan belli bir dalga boyuna ihtiyacınız var. Bunu da dışarıdan tuz kristal lambaları ile yapabilirsiniz. Havada dengeli bir iyon potansiyeline ihtiyacımız var.
Tuzun titreşim frekansı aynı bizim bedenimizin frekansı gibi olduğundan, tuz kristal lambaları bu konuda çok önemli görev yapmakta. Örneğin bizim beynimizin elektriğini ölçtüğümüzde 8 Hertz civarındadır, aynı frekansı tuz lambalarda vermekte.
Televizyon seyrederken 100 – 160 Hertz civarında frekanslara maruz kalıyorsunuz. Bu yüzden uzun süre televizyon seyrettiğimizde sinirli olmamız kaçınılmaz. Bedeniniz televizyon ve bilgisayarla doğal elektriğinin 20 misli frekansa maruz kalıyor. Bunun yaptığı tahribatı siz düşünün.
Tuz lambaları ile bu durumu düzeltmek mümkün
Artık bugün sadece tuz kristalin yapısından dolayı radyasyonu nötralize etmek mümkün olduğunu biliyoruz.
Örnek verirsek; atom çöpü olan radyasyon artıkları tuz depolarında saklanıyor. Bu da tuz’un sırrı, bu sır da onun geometrik şeklinde saklı.
Ülkemiz doğal tuz kaynakları bakımından zengin bir ülke. Çankırı, Iğdır, Kastamonu gibi illerimizde tuz mağaraları bulunuyor ve buralardan çıkan kristal kaya tuzları doğal tuz olarak tanımladığımız, doğanın bize hediyesi olan tuzlar. Çankırı Tuz Mağarası yaklaşık 5000 yıldır yararlanıldığı tahmin edilen Türkiye’nin en büyük kaya tuzu rezervlerinin bulunduğu bir yer. Yurt dışında buraya benzer mağaralar astım, depresyon, ruhsal ve psikolojik bazı rahatsızlıklar, tansiyon vb. bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmakta. Buradaki Kaya Tuzu yataklarının Hititler zamanından beri kullanıldığı tahmin edilmekte.
Çankırı’nın doğusunda yaklaşık 20 km. mesafede bulunan Tuz Mağarası, kaya tuzu yataklarının işletilmesi maksadıyla açılmış olup, bugün nispeten dar girişinin devamında modern karayolu tünellerini andıran birçok galeriden meydana gelmiş büyük bir mağaradır.
Çankırı Tuz Mağarası’ndan çıkartılan kaya tuzları, kaya tuzunun doğal kristal yapısını muhafaza etmek için el ile oyularak tuz lambaları imal ediliyor. Kristal kaya tuzu, havadaki artı iyonları nötr hale getiriyor!
Günümüzde yeni ortaya çıkan terapi dallarından bir tanesi de tuz terapisidir. Tarih boyunca saf, rafine edilmemiş kaya tuzunun akciğer derinliklerinde antibakteriyel ve antimikrobiyal faydaları olduğu kabul edilmiştir. Son yıllarda tüm solunum hastaları ve doğal astım tedavisi için dünyadaki tuz mağaralarına yapılan ziyaretler doğal tuz havasının inanılmaz iyileştirici özelliklerinden dolayı artış göstermektedir. Çoğu ülkede kullanılan bir metot olan tuz terapisinin ülkemizdeki örneklerinin ilerleyen yıllarda daha da artması bekleniyor. Türkiye’de de ilk tuz mağarasına benzer “Tuz Terapi Merkezi” Ankara’da açılmıştır.
Tuz terapisi ayrıca “HALOTERAPİ” olarak bilinir. Tuz Odası veya bazen Tuz Mağarası olarak da bilinen terapi özellikle egzamadan alerjiye oradan da astım arasında değişen solunum ve cilt sorunları çeken kişiler için tasarlanmıştır. Klinik testlerde tuz terapisinin solunum ve cilt hastalıklarının çeşitli belirtileri gidermede etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Tamamen tuzla kaplı ortamda yaptırılan bu nefes egzersizleri solunum sorunu yüzünden tedavi olan hastaların iyileşme süreçlerini gözle görülebilir oranda hızlandırıyor. Diğer yandan tuzun anti-depresan özelliği çağın hastalığı depresyonun tedavisine de yardımcı oluyor. Siz de bu ve bunun gibi sorunlardan muzdaripseniz tuz terapisini deneyebilirsiniz. Kuru tuz aerosol terapisi mevcut ilaçlar ve tedaviler ile birlikte güvenle kullanılabilirliği bulunmakta ve size daha önce hiç yaşamadığınız rahatlama sağlamaktadır.
Sanıldığının aksine tuz terapisine evde de devam edebilirsiniz. Bunun için Ultrasonik Salinizer cihaz bulunması yeterli. Bu sayede evinizde ya da işyerinizin konforunda da zahmetsiz nefesin tadını çıkarabilirsiniz. Ultrasonik Salinizer cihaz özel olarak tasarlanmış ve etkili olup doğal ortamdaki tuzlu havanın şifalı etkisini taklit eder. Birkaç gün içinde artık nefes almak için mücadele içerisinde olmadığınızı göreceksiniz. Vücudunuz daha fazla oksijen alacak ve kendinizi harika hissedeceksiniz. Sadece nefes almak değil yanı sıra cildiniz için de harikalar oluşturacaksınız.
Bir tuz odası mümkün olduğu kadar doğal tuz mağaralarına benzer olmalıdır. Yeraltında bulunan tuz mağaralarındaki hava tuz mikronları ve iyonlar bakımından zengindir. Tuz odası da bağışıklık sistemi için faydalı negatif iyonlarla ve vücudun balgam ile mukus salgılamasına yardımcı olan mikroskobik tuz partikülleri ile doludur. Tuz lambaları ve tuz boruları tuz odasına yardımcı elemanlar olarak kullanılmaktadır. Bu mikroskobik tuz kristalleri ciğerlerinize derin olarak girdiğinde akciğer dokusunda şişlik azaltarak, onlar emer ve zararlı bakterileri ve alerjenleri nötralize eder. Sonuç olarak astım, saman nezlesi, alerji, bronşit gibi ve diğer solunum yolu problemlerinde nefes alınıp verilmesi daha kolay hale gelir. Bu terapi sayesinde birkaç gün ciğerlerinizin daha temiz olduğunu hissedersiniz.
Tedavi için sadece bir saat kadar tuz odasında bulunmak ya da dinlenmek yeterlidir. Tuz odasına üzerinizdeki kıyafetlerinizle, ayakkabısız ve herhangi bir parfüm kullanılmadan girilir. Terapi sırasında elbiselere tuz birikmesini ve elbiselerden toz çıkmasını önlemek için tek kullanımlık koruyucu önlükler giyilir. Ayaklara da aynı şekilde koruyucu galoş takılır. Terapi süresince çalan müzik ve loş ortam kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir. İsteğinize göre terapi odasına çocuklarınızla beraber girebilirsiniz.